Zülal Kalkandelen / Müzik Yazıları

Archive for the ‘Shirley Bassey’ Category

>Eğrisiyle Doğrusuyla Rock’n Coke

leave a comment »

>© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet / 21 Temmuz 2009

Türkiye’nin en büyük açık hava etkinliği Rock’n Coke, geçtiğimiz hafta sonunda İstanbul Park’ta yapıldı. Önce olumsuz eleştirilerimi belirtip, sonra alkışladıklarımı yazacağım.

Bu sene mekan olarak Hezarfen Havaalanı yerine İstanbul Park’ın seçilmesi, iyi bir tercih olmadı. İstanbul Park, motor sporları açısından dünyanın en iyi pistlerinden birisi olabilir; ama asfalt zeminin bir müzik festivalinin ruhundan bir şeyler alıp götürdüğü kesin.

Bunun dışında, parlak ışıklarla bezeli oyun alanları da, rock festivalinden daha çok bir fuarı andırıyordu.

Ama mekanın fizik şartları ile ilgili asıl önemli sorun, ana sahnede çalan müziğin alternatif sahnedeki müziği bastırmasıydı. Böyle bir durumun ortaya çıkmaması için, gelecek yıl mutlaka bir çözüm bulunması gerekir.

Festival katılımcılarının yakındıkları bir diğer konu da, bilet fiyatlarının ülke standartlarında pahalı oluşuydu. Çünkü bu tür festivallerin asıl hedef kitlesi üniversite gençliği. Fakat onlar bilet ücretini karşılayamayınca, festivalin izleyici kitlesi dramatik bir şekilde değişiyor. Nitekim hafta sonunda İstanbul Park’a müzik için değil sosyalleşmek için gelen epeyce insan vardı.

Ana sahnenin karşısına yerleştirilen dev sponsor çadırı, sahnenin birçok açıdan görülmesini engelledi. Bu da genel tepki alan uygulamalardan biriydi.

Performans sıralamasında bazı tercihlerin doğru olmadığını da söylemek gerek. Ülkemize ilk kez gelen ünlü alternatif rock grubu Jane’s Addiction’ın Duman’dan önce sahneye çıkmasının nedenini kimse anlayamadı.

Festivalin Yıldızı Janelle Monae

En anlaşılmaz olansa, Janelle Monae alternatif sahneye çıktığında aynı anda ana sahnede Kaiser Chiefs’in olmasıydı. İkisini de ilk kez dinleme şansını bulan dinleyici, tercih yapmak zorunda kaldı. Bu durumda, birçok kişi, herhalde “ana sahne daha önemli” diye düşünerek Kaiser Chiefs’i dinlemeye gitti ve festivalin en iyi performansını kaçırdı.

Janelle Monae, bu yıl Rock’n Coke’da dinlediğim en etkileyici isimdi. Michael Jackson’ı anmak için taburenin üstüne çıkıp, onun en sevdiği “Smile” adlı şarkıyı söyledi. Sonra da çok başarılı bir Moonwalk denemesi yaptı. Ama o muhteşem sesiyle söylerken, ana sahneden Kaiser Chiefs’in inleyen gitarları karıştı müziğe…

Janelle Monae’ye Prince’in kadın versiyonu diyorlar, Amerika’nın Shirley Bassey’i diyenler de var. Ne denirse densin ama kesinlikle olağanüstü bir yetenek. Festival yetkililerine Monae’yi İstanbul’a getirdikleri için teşekkür borçluyuz.

İki gün boyunca vasat olanların yanı sıra, tatmin edici performanslar da dinledik. Linkin Park, güçlü yorumuyla herkesi etkiledi. Dinleyicilerin şarkılara hep bir ağızdan eşlik edişi, festival ortamına canlılık getirdi.

Birinci günün sonunda gece yarısı sahneye çıkan The Prodigy, ülkemizde daha önce konser vermesine karşın yine büyük ilgiyle karşılandı ve festival alanını adeta ateşledi. O ana kadar asfalt üzerinde oturanlar, grubun çılgın ritimlerine dayanamadı ve ayağa kalkıp dansa başladı.

Festivali düzenleyenler bir diğer övgüyü de, Nine Inch Nails konusunda hak ediyor. Sonunda bu efsane grubu İstanbul’a getirmeleri, rock dinleyicisini çok memnun etti. Ben onlar sahnedeyken, kuliste The Prodigy röportajını beklediğim için, performansın önemli bir bölümünü çok üzülerek kaçırdım…

Yorucu ama müzikle dolu güzel bir hafta sonuydu. Katkıda bulunan herkese teşekkürler…

Written by zülalk

21 Temmuz 2009 at 21:09

>Baharla Gelen Yeni Albümler

leave a comment »

>© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet Hafta Sonu/24 Mart 2007

Bahar geldi, heyecan başladı! Güneşli havadan dolayı değil; benim heyecanımın asıl sebebi, festivaller döneminin başlaması ve her baharda çıkan yeni albümler. Bu nedenle, bu hafta baharımızı şenlendirecek albümlerden üzerine yıldız koyduklarımı yazmak istedim. Mutlu ve bol müzikli bir bahar dileğiyle…

BRYAN FERRY- DYLANESQUE

Doğrusu, Bryan Ferry ile Bob Dylan isimlerini bir gün aynı albümde göreceğimi düşünmemiştim. Birisi, 1960’larda art-rock akımıyla ortaya çıkan Roxy Music’in solisti, glam rock idolü. Diğeri de, Amerikan folk-blues efsanesi büyük ozan. Fakat yanılmışım. Ve iyi ki de yanılmışım. Bryan Ferry, bir hafta boyunca stüdyoya kapanmış ve en sevdiği Dylan şarkılarını yorumlamış. “Knockin’ On Heaven’s Door”, “All I Really Wanna Do”, “If Not For You”, “Baby Let Me Follow You Down”, “Make You Feel My Love”, “Just Like Tom Thumb’s Blues” gibi ünlü şarkıların yer aldığı albüm, hem Dylan hem de Ferry hayranları için arşivlik malzeme niteliğinde. Bana göre en ilginç yanı da, Bryan Ferry’nin Dylan’ın şarkılarını onun orijinal yorumuna sadık kalmadan kendi tarzına göre yorumlaması.

MOBY- GO-THE VERY BEST OF MOBY

Bugün çağdaş müziğin dahi ismi olarak tanınan Moby, kariyerine başladığı yıllarda bir “Best Of” albüm çıkarabileceğini hayal bile etmediğini itiraf ediyor. Fakat aradan geçen yıllarda öylesine büyük başarılara imza attı ki, bu kaçınılmaz oldu. Geçen yılın sonunda çıkan “Go-The Very Best Of Moby” albümünden sonra şimdi de albümün remiks versiyonu yayımlandı. Remiksleri yapanlar arasında kimler yok ki? Armand Van Helden, Mylo, Sandy Rivera, Rollo ve Sister Bliss (Faithless) ve Bob Sinclar’in de aralarında bulunduğu, elektronik müzik dünyasının en başarılı prodüktörleri bu albümde bir araya gelmiş.

Moby, bu albümün bir pazar sabahı yatağınıza uzanıp Jean Baudrillard okurken uygun olmayabileceğini, ama cumartesi gecesi partilerine çok uygun düşeceğini söylüyor. Benim gibi remikslere meraklıysanız mutlaka dinlemenizi öneriyorum; cumartesi gecesi parti yoksa bile evde tek başına dinlemek de harika oluyor. Özellikle “Natural Blues”un Katcha Remix’i ya da “Porcelain”in Murk Remix’i çalarken kim umursar partiyi? Evde yalnızsanız da, odanız olur kocaman bir dans kulübü, eşyalar dönüşür dans eden insanlara!

AIR-POCKET SYMPHONY

Fransız elektro-pop grubu Air’in yeni albümü “Pocket Symphony”, 15 Şubat’ta tüm dünyada ilk kez internet üzerinde yayımlandı. Ben de dinlemek için şifre alanlar arasındaydım. Böyle merakla beklememin nedeni, grubun 2004 tarihli albümü “Talkie Walkie”yi çok beğenmiş olmamdı. Bir grubun büyük beğeniyle karşılanan bir albümden sonra yaşayabileceği sıkıntı onların da başına geldi. Herkesin yeni albümden beklentisi çok yüksekti. Peki, 2004’teki çıtayı aştılar mı? Bana sorarsanız hayır. Fakat bu Pocket Symphony’nin başarısız olduğu anlamına gelmiyor. Bu defa şarkılar fazla akılda kalıcı değil belki ama minimalist ve melodik müziği ve deneysel yaklaşımıyla bu türün dinleyicisi için yine önemli bir çalışma. Dinlerken, o müziğin yalnızca “bu çok satar” mantığına odaklanarak yapılmadığını hissediyorsunuz.12 şarkının yer aldığı albümün bir özelliği de, konukları arasında Pulp’tan Jarvis Cocker’ın ve The Divine Comedy’den Neil Hannon’un bulunması.

THE ORIGINAL DIVAS ALBUM

40’lı ve 60’lı yılların caz ve blues şarkılarını seviyorsanız, bu albüm sizin için. İyi bir toplama albüm bulmak pek kolay değildir. Hemen hepsinde sevdiğiniz bir iki şarkıyı bulursunuz ama kalan şarkılar genellikle sizin favorileriniz değildir. Oysa bu albümde hiç boş yok; gerçekten de geçmiş yılların en ünlü divalarının seslendirdiği 23 klasik şarkı bir araya toplanmış. Shirley Bassey, Peggy Lee, Ella Fitzgerald, Judy Garland, Nina Simone, Edith Piaf, Julie London, Dinah Washington… Şarkılar da diva listesi kadar heyecan verici: I’ve Got You Under My Skin, Walk On By, Strangers In The Night, Exactly Like You, April In Paris, Fly Me To The Moon… Daha fazla söze gerek var mı?